'' İlk yaptığım yay 18kg'lık, ikincisi ise 30kg'lık,her ikisininde boyları 134cm, ikincisinin deri kaplaması henüz bitmedi ama 10-15 deneme atışı yaptım.Hız testleri henüz yapılmadı ama yapılacak.Ben daha evvelden olimpik yaylar ile atış yapıyordum fakat içimde her zaman geleneksel Türk okçuluğuna karşı bir ilgim vardı ve mekaniğe olan merakım kendi yayımı yapmam ve kendi yayım ile Geleneksele başlamam gerektiğini benimsedim; ve öyle başladım.
Geleneksel yaylar ile atışa başlayalı henüz birkaç ay oldu, bu yüzden uzun süre geleneksel yaylar ile atış yapanlardan eleştirileri dinledim;
Hepsi aynı güçteki emsal yaylardan daha hızlı olduğunu söylediler, zaten cihazlar ile yapılan testler kesin neticeyi ortaya koyacaktır.
Yay aslında hemen ortaya çıkmadı, yaklaşık 1-1,5 sene ar-ge sürdü. Bir çok kırma testleri uyguladım ve nasıl olması gerektiğine karar verdim.
Aslında en azından 5-6 ay teste tabi tutmam gerektiğini düşünerek duyurmak istemedim,ama atış yaparken yakalandım ;amacım başarıyı garantilemekti. Yaptığım ilk yay 2aydır evde ve Maltepe stadı salonunda testtedir ve şu anlık bir problem gözükmemektedir.
sayın hocam bu girişiminizin ve niyetinizin hayranıyım.İlk yayını bahçedeki kurumaya dönmüş gül ağacından yapıp sonrada bir araba dayak yiyen :)) biri olarak sizi merakla izliyor olacağım..emeğinize yüreğinize halel gelmesin....selamlar
03 Mart 2009 Salı 21:55
ilker CAN dedi ki...
Geleneksel türk yayının tekrar hayata döndüğünü görmek güzel umarım Mehmet GÖLHAN bey çalışmalarına devam eder. Övünmemiz gereken birçok meziyetimiz olduğu halde kültürümüzü oluşturan temel değerlerden biride kuşkusuz okçuluktur. korelilerin japonların ve bir çok avrupa ülkesinin geleneksel okçuluk faaliyetleri devam ederken neden bizimki unutulsun. Avrupanın kapılarını bu yaylar açmadı mı? Vefa borcu olarak unutmamak gerektiğini düşünüyorum.Çalışmalarından dolayı hocam Rıdvan UZUNTAŞ'a ve Metin GÖLHAN beye teşekkür ederim.
04 Mart 2009 Çarşamba 21:04