A. Ok’un Davet Sembolü Olması
Tarih boyunca, Türk devletini idare eden hükümdarlar, herhangi bir meseleden dolayı, devlete bağlı devletleri, kendi kabilelerini ve diğer Türk boylarını toplamak istedikleri zaman, anılan gruplara “ok” göndermekte idiler. “Ok”u alan topluluk da, davete icabet ederdi. Yalnız ok göndermek olayını, bir tek davet etmek motifi ile açıklayamayız. Çünkü, “ok”un Türk hukukunda da önemli bir yeri vardır. Şöyle ki, -önceki konularda belirttiğimiz gibi- tâbilik statüsünün en bariz öğelerinden birisi de “ok”tur. Yani ok aynı zaman da hakimiyet sembolüdür.
Hun ve Göktürk Hakanları, kabilelerini harp veya başka bir sebeple bir yere toplamak istediklerinde, onlara “ok” gönderiyorlardı. Bu hareket onları davet etmek manasına geliyordu.
Türk kabilelerini davet etmek için, onlara ok gönderilmesi geleneğinin varlığını Göktürk (Orhun, Ötügen) abidelerinde de görmekteyiz. Nitekim Bilge Kağan Yazıtındaki (735) şu ifadelere bakalım. “Otuz yaşıma Bış Balık tapa süledim. Alyı yolı süngüştüm… Okıgalı ketli. Biş Balık anın üçün ozdu.” (Otuz yaşında Beş Balık’a doğru ordu sevkettim. Altı defa savaştım… Çağırmak için geldi. Beş Balık onun için kurtuldu. Parçada okuduğumuz “okıgalı kelti” sözü “okunmuş ok gönderilmiş olanlar, çağrılan imdat kuvvetleri” geldi manasındadır.
Uygur Türkçesinde de, “ok” kelimesinden çeşitli eklerle türetilen okımak, okışmak , okunç sözleri, davet etmek lafzını karşılamaktadır.
Gazneliler döneminde gördüğümüz şu olayda mevzumuzla alakalıdır: Gazneli Mahmut, Selçuklu ailesinden İsrail’i yanında rehin olarak bulundurduğu sırada, bir konuşma esnasında “Horasan’da Selçukluların yardımına lüzum görürse, onlardan ne kadar kuvvet alabileceğini sordu.” İsrail okluğundan üç ok çıkarıp “birincisini Horasan’a gönderdiği takdirde yüzbin, bu kafi gelmezse, ikincisini Balhana yolladığı takdirde ellibin ve nihayet üçüncüsünü Türkistan’a yolladığı takdirde ikiyüz bin kişilik süvari kuvvetinin gelip yetişeceğini söyledi.”
Hunlardan itibaren ok’un davet sembolü olarak kullanılması geleneğinin, ilk beylikler döneminde de devam ettiğini, şu örnekle gösterebiliriz. Artuklu Beyi Rükneddin Davut Bin Sokman (1108-1144) da, lüzum gördüğü zaman Türkmen boylarına “ok” gönderirdi. Bu mevzuda İbn’ül Esir şöyle der: “Davud’un Türkmenler üzerinde nüfuz ve şöhreti o kadar büyük idi ki, kabile reislerine ok yolladığı zaman, bütün eli silah tutanlar, onun bayrakları altında toplanır. Zira, onlar bunu mukaddes bir vazife bilirlerdi.
Harzimşahların ünlü hükümdarı Celaleddin Harizmşah da, seferberlik kararını alınca, ordusunun ileri gelenlerine, yani han, melik, emir ve pehlivanlara ve bazen de çavuşlara kırmızı oklar yolluyordu. Kırmızı oku alan kuvvet kumandanı askerleri ile derhal sultana katılıyordu. Çavuş oku denilen ve ses çıkaran bu oklar, çıkarılan sesin özelliğine göre haberleşme aracı olarak da kullanılırdı.
[103]Bilindiği üzere Türk kavimlerinde şimşekli havalarda göğe ok atmak bir gelenekti. Bizce bu gelenek, Tanrıya haber gönderilmesi amacıyla yapılmaktaydı. Şamanlar, “Ateş Tanrısı’nı çağırmak için ilahiler okuyorlardı. Bundan sonra saraya yapılan törende, Hıtay İmparatoru, (göğe) iki tane ok atıyordu. (Ondan sonra) ateş yakılıyordu…” Buradaki ateş ve ok atma da Tanrıyla haberleşme gibi gözükmektedir.
Eski Türkçe metinlerde, davet etmek manasını karşılayan ve Türk dilinin yadigarları olan kelimelere rastlamaktayız. Bu sözler ok isim köküne, çeşitli kelime yapma ekleri, ilave edilerek türetilmişlerdir. Mesela, Yusuf Has Hacib’in ünlü eseri Kutadgu Bilig’de okı, okçı, okığçı, okıt, okıtçı
[104]sözlerine rastlamaktayız. Nitekim, aşağıdaki beyitte de, bunu görebiliriz:
“Okığçı kelirge onungu kerek
uzun yol yorırka itüngü kerek”
(1473)
[105]Yine Kaşgarlı Mahmud’un yazdığı Divanü lügat-it Türk’te iddiamızla ilgili olan okımak
[106] sözü davet etmek manasındadır.
Eski Anadolu eserlerinde de ok isim köküne çeşitli ekler getirilerek yapılan ve davet etmek manasına kullanılan oku , okudu, okudular vb. sözlere rastlamaktayız. Dede Korkut’tan örnek verecek olursak :
“Bay Püre Big aydur. Oğul kalın Oğuz Biğlerini odamıza ohıyalım, niçe maslahat görürler ise ana göre iş idelüm dedi…
Yalın Oğuz Biğlerini hep ohudılar, odalarına getürdüler, ağır konuk eylediler”.
Başka bir eserden örnek verelim. Dastanı Ahmet Harami adlı eserde konuyla alakalı şu beyti görmekteyiz :
“Açıldı halk içinde iş bu defter
okındı halk alem kıldı ezber”
[107]Okun davet sembolü olarak kullanılmasının varlığını, Türk düğün adetleri içerisinde görmekteyiz. Ülkemizde, düğün davet işini erkek ve kadın davetçiler yapmaktadırlar. Yani, kadınları kadın davetçiler, erkekleri ise erkek davetçiler düğüne davet etmektedirler. Davetçilerin yaptığı bu davet işini, Türkçemizde ok kelimesinden türetilen kavramlar ifade etmektedir. Bu sözlerden bazılarını ve kullanıldıkları yerleri örnek olarak gösterelim: Okul (Antalya, Afyon, Isparta, Burdur, Denizli, Aydın, Muğla), okumak (İzmir, Eskişehir, Sakarya, Kastamonu, Sinop ,Ordu, Sivas, İçel, Antalya) vb.dir.
Kişileri düğüne davet eden erkek ve kadın davetçiler de Türkçemizde çeşitli isimler verilmektedir. Buna da şu örnekleri verelim. Okucu (Erzurum, Ankara, Niğde, Gaziantep, Sivas, Harput, Eskişehir) vb.dir.Görüldüğü gibi bu deyişlerde ok kökünden türetilmişlerdir.
B.Hediyeleşme Kültüründe Ok
Düğün, sünnet gibi törenlerde gelen misafirleri memnun etmek için hediye vermek Türkler arasında bir gelenektir. Davetçiler düğüne davet ettikleri kişilere, bazı hediyeler götürmektedirler. Bu hediyelerin bazıları, birer simge değerinde ise de, bazılarının değeri maddi bakımdan önemli bir yekun tutmaktadır. Davetçiler hediyelerin değerli olanlarını, düğün sahibinin yakın akrabalarına, dostlarına, komşularına vermektedirler. Diğer davetlilere ise maddi değeri daha az olanları hediye etmektedirler. Memleketimizde umumiyetle bu hediyeler birbirine benzemektedirler. Bu hediyeleri şöyle sıralayabiliriz: sabun, şeker, mum, kibrit, peksimet, bardak, bağçak (yörüklerde), çorap, mendil, terlik, havlu, gömlek, elbiselik kumaş v.b.dir. Bu hediyelerde şu terimlerle ifade edilmektedir: okuntu İzmir, Manisa, Balıkesir, Muğla, Antalya, İçel, Adana, Bursa, Konya, Sivas, Elazığ, Gaziantep, Kırşehir, Yozgat, Niğde, Isparta, Aydın; okyuntu Kayseri, Kırşehir, Sivas.
SONUÇKültür, bir toplumun gelenek halindeki her türlü düşünce, sanat ve yaşayışlarının hepsidir. Türkler uzun bir geçmişe sahiptir ve atalarımız bize çok geniş bir kültür mirası bırakmışlardır.
Tarih boyunca devletler topraklarını genişletmek amacıyla sürekli bir savaş içerisindedir. Böyle bir ortamda birçok yiğit ortaya çıkmış ve onun ayrılmaz parçası olan ok ve yay mitolojide kutsallık, destanlarda ise silah olarak değer kazanmıştır.
Ok, Yunan mitolojisine göre Tanrıların kullandığı kutsal bir nesnedir. Türk mitolojisinde ise şamanın kötü ruhları kovmada ve göğe yükselirken davullarında sembolik olarak kullandığı kutsal bir araçtır.
Türk tarihinde ise ok, yay tarafından gönderildiğinden hakana bağlı olmayı, yay da oku attığı için üstünlüğü, hakimiyeti ifade eder.
Türk destanlarında ok, artık kutsallıktan sıyrılır ve kahramanın yanından ayırmadığı bir silah olarak karşımıza çıkar. Kahraman ok yardımıyla ilk kahramanlığını gösterir, üstünlüğünü kanıtlar, düğün günü gerdek yerini belirler.
Türk kültüründe sembol olarak ok, savaşta zor durumda kalan komutanın farklı bir bölgedeki süvarileri çağırmada kullandığı davet nişanesidir. Hediyeleşme kültüründe önemli misafirlere verilen hediyelerin isimleri de ok kelimesinden türetilen ifadelerdir.
KAYNAKÇA
Altay Destanı Maaday-Kara, Haz: Emine Gürsoy Naskali, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1999.
Altın Arığ Destanı, Haz: Fatma Özkan, Bilig Yayınları, Ankara, 1997.
Berrin Türkoğlu, A’dan Z’ye Rüya Yorumları, 1.b., Kozmik Kitaplar, İstanbul, 2006.
Celal Beydili, Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Çev: Eren Ercan, Yurt Kitap Yayın, Ankara, 2005.
Derleme Sözlüğü, 2.b., 9.c., Türk Dil Kurumu Yayınları, Atatürk Üniversitesi Basımevi, Erzurum, 1993.
Emel Esin, Türk Kozmolojisine Giriş, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2001.
Faruk Sümer, Oğuzlar, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul , 1996.
Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 20.b., Aydın Kitabevi, Ankara, 2003.
Fuzûlî Bayat, “Dede Korkut Kitabı’nda Devletçilik”, Uluslararası Dede Korkut Bilgi Şöleni, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2000.
İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken Yayınları, 15.b., İstanbul, 1997.
Jean-Paul Roux,Türklerin ve Moğolların Eski Dini, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2001.
Kâşgarlı Mahmûd, Divanü Lûgat-it-Türk Tercümesi, 3.c., Çev: Besim Atalay, Türk Dil Kurumu Yayınları:523, Ankara, 1999.
M. Akif Ordulu, Örnek Kompozisyonlu Atasözleri Sözlüğü, Erdem Yayınları, İstanbul, 1992.
Metin Yurtbaşı, Sınıflandırılmış Türk Atasözleri, 11. basım, Arion Yayınevi, İstanbul, 2003.
Metin Yurtbaşı, Sınıflandırılmış Türkçe Deyimler, 2. basım, Arion Yayınevi, İstanbul, 2004.
Mircea Eliade, Dinler Tarihine Giriş , Kabalcı Yayınevi , çev:Lale Arslan , yay. haz.: Ergun Kocabıyık , İstanbul 2003.
Murat Uraz, Türk Mitolojisi, 2.b., Düşünen Adam Yayınları, İstanbul, 1994.
Orhan Şaik Gökyay, Dede Korkut Hikayeleri, 5. basım, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2003.
Özbay Güven, Türklerde Spor Kültürü, 2.b., Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1999.
Özkul Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği, Akçağ Yayınları, Ankara, 2003.
Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, I. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2003.
Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, II. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1995.
Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat, Kutadgu Bilig III, İndeks, Haz. K. Eraslan, Osman F. Sertkaya, N. Yüce, İstanbul, 1979.
Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat, Kutadgu Bilig I, Metin, 2.b., s.164, Ankara, 1979.
Saim Sakaoğlu, Ali Duymaz, İslâmiyet Öncesi Türk Destanları, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2002.
Süleyman Kani İrtem, Türk Kemankeşleri, Ülkü Basımevi, İstanbul, 1938.
Şefik Can, Klâsik Yunan Mitolojisi,8.b. İnkılâp Kitabevi, İstanbul.
Şemsettin Sami, Kâmûs-ı Türkî, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1989.
Tarama Sözlüğü, 2.b., 5.c., Türk Dil Kurumu Yayınları, Atatürk Üniversitesi Basımevi, Erzurum, 1996.
Türk Ansiklopedisi, cilt 25, Ankara,1997.
Ünsal Yücel, Türk Okçuluğu, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1998.
Yrd. Doç Dr. İsa Özkan, Yusuf Bey-Ahmet Bey (Bozoğlan) Destânı, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1989.
http://www.okculuk.org/[1] Şemsettin Sami, Kâmûs-ı Türkî, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1989, s. 211.
[2] Derleme Sözlüğü, 2.b., 9.c., Türk Dil Kurumu Yayınları, Atatürk Üniversitesi Basımevi, Erzurum, 1993, s.3274.
[3] Tarama Sözlüğü, 2.b., 5.c., Türk Dil Kurumu Yayınları, Atatürk Üniversitesi Basımevi, Erzurum, 1996, s.2942.
[4] Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 20.b., Aydın Kitabevi, Ankara, 2003, s.930.
[5] İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken Yayınları, 15.b., İstanbul, 1997, s.150.
[6] Moğol devrinde aka büyük kardeşe, daha geniş deyimi ile de soyun büyüğüne denirdi.
[7] Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, I. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2003, s.197.
[8] Özbay Güven, Türklerde Spor Kültürü, 2.b., Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1999,s.95-96’dan aktaran: Suat İlhan, “Askerlik”, Millî Kültür Unsurlarımız Üzerinde Genel Görüşler, Atatürk Kültür Merkezi Yayını-Sayı 46, Ankara, 1990, s.324.
[9] Celal Beydili, Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Çev: Eren Ercan, Yurt Kitap Yayın, Ankara, 2005,s.441.
[10] M. Akif Ordulu, Örnek Kompozisyonlu Atasözleri Sözlüğü, Erdem Yayınları, İstanbul, 1992, s.60.
[11] Ordulu, a.g.e., s.149.
[12] Metin Yurtbaşı, Sınıflandırılmış Türk Atasözleri, 11. basım, Arion Yayınevi, İstanbul, 2003, s.22
[13] Yurtbaşı, a.g.e., s.30.
[14] Yurtbaşı, a.g.e., s.132.
[15] Metin Yurtbaşı, Sınıflandırılmış Türkçe Deyimler, 2. basım, Arion Yayınevi, İstanbul, 2004, s.19.
[16] Yurtbaşı, a.g.e., s.65.
[17] Yurtbaşı, a.g.e., s.5.
[18] Yurtbaşı, a.g.e., s.86.
[19] Ünsal Yücel, Türk Okçuluğu, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1998, s.276.
[20] Yücel, a.g.e., s. 278.
[21] Yücel, a.g.e., s279’dan aktaran: Mustafa Kâni, Telhîs-i Resâilü’r-Rumât, s.173-174.
[22] Yücel, a.g.e., s.280’den aktaran: Mustafa Kâni, Telhîs-i Resâilü’r-Rumât, s.174.
[23] Yücel, a.g.e., s.280’den aktaran: Abdullah Efendi, Kavaidü’r-Remi, v.18a.
[24] Yücel, a.g.e., s.284.
[25] Süleyman Kani İrtem, Türk Kemankeşleri, Ülkü Basımevi, İstanbul, 1938, s. 9-10.
[26] Okçuluk konusundaki hadisler
http://www.okculuk.org/ adlı siteden alınmıştır .
[27] Şefik Can, Klâsik Yunan Mitolojisi,8.b. İnkılâp Kitabevi, İstanbul, s.54 .
[28] Özbay Güven, Türklerde Spor Kültürü, 2.b., Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1999,s.95-96’dan aktaran: Necip Asım-Mehmet Arif, Osmanlı Tarihi, cilt 1, s.252.
[29] Can, a.g.e., s.372 .
[30] Celal Beydili, Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Çev: Eren Ercan, Yurt Kitap Yayın, Ankara, 2005, s.444.
[31] Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, I. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2003, s.322.
[32] Beydili, a.g.e., s.444.
[33] Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, I. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2003, s.323’den aktaran:Radlof, Wörterbuch, III, S.1.
[34] Aynı eser, s.4.
[35] Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, II. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1995, s.164.
[36] Berrin Türkoğlu, A’dan Z’ye Rüya Yorumları, 1.b., Kozmik Kitaplar, İstanbul, 2006, s.83.
[37] Saim Sakaoğlu, Ali Duymaz, İslâmiyet Öncesi Türk Destanları, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2002, s. 224.
[38] Jean-Paul Roux, Türklerin ve Moğolların Eski Dini , Kabalcı Yayınevi , İstanbul 2001 , s. 94.
[39] Saim Sakaoğlu, Ali Duymaz, İslâmiyet Öncesi Türk Destanları, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2002, s.225.
[40] Roux,a.g.e., s.127.
[41] Murat Uraz, Türk Mitolojisi, 2.b., Düşünen Adam Yayınları, İstanbul, 1994, s.32-33.
[42] Uraz, a.g.e., s. 36.
[43] Celal Beydili, Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Çev: Eren Ercan, Yurt Kitap Yayın, Ankara, 2005, s.169.
[44] Mircea Eliade, Dinler Tarihine Giriş, Kabalcı Yayınevi, Çev: Lale Arslan, Yay. Haz: Ergun Kocabıyık, İstanbul, 2003, s.109.
[45] Beydili, a.g.e., s.442.
[46] Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, I. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2003,s.142’den aktaran: Radlof, Sibirya’dan, terc. A. Temir, I, 1964, s.395.
[47] Ögel, a.g.e., II.C., S.191-192.
[48] Roux, a.g.e., s.152-153.
[49] Mircea Eliade , Dinler Tarihine Giriş , Kabalcı Yayınevi , Çev:Lale Arslan , yay. haz.: Ergun Kocabıyık , İstanbul 2003 , s.74-75.
[50] Celal Beydili , Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük , çev :Eren Ercan , Yurt Kitap Yayın , Ankara , 2005 , s. 443-444 .
[51] Celal Beydili, Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Çev: Eren Ercan, Yurt Kitap Yayın, Ankara, 2005, s.254.
[52] Celal Beydili, Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Çev: Eren Ercan, Yurt Kitap Yayın, Ankara, 2005, s.108.
[53] Kâşgarlı Mahmûd, Divanü Lûgat-it-Türk Tercümesi, 3.c., Çev: Besim Atalay, Türk Dil Kurumu Yayınları:523, Ankara, 1999, s.225.
[54] Emel Esin, Türk Kozmolojisine Giriş, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2001, s.63-64.
[55] Esin, a.g.e., s.99-100.
[56] Esin, a.g.e., s.121.
[57] Esin , a.g.e., s.122.
[58] Esin , a.g.e., s.135.
[59] Esin , a.g.e., s.124.
[60] Esin, a.g.e., s.146.
[61] Esin, a.g.e., s.165.
[62] Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, II. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1995, s.21-212.
[63] Saim Sakaoğlu, Ali Duymaz, İslâmiyet Öncesi Türk Destanları, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2002, s.224.
[64] Roux ,a.g.e., s.153.
[65] Roux, a.g.e., s.299.
[66] Beydili, a.g.e., s.217-218.
[67] Mircea Eliade, Dinler Tarihine Giriş, Kabalcı Yayınevi, Çev:Lale Arslan, Yay. Haz.: Ergun Kocabıyık , İstanbul, 2003, s.117.
[68] Mircea Eliade, Dinler Tarihine Giriş , Kabalcı Yayınevi , çev:Lale Arslan , yay. haz.: Ergun Kocabıyık , İstanbul 2003 , s. 261.
[69] İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken Yayınları, 15.b., İstanbul, 1997, s. 230.
[70] Fuzûlî Bayat, “Dede Korkut Kitabı’nda Devletçilik”, Uluslararası Dede Korkut Bilgi Şöleni, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2000, s.67-68’den aktaran: “Vostoçnıy, Turkestan, Moskva, 1987, s.130”.
[71] Bayat, a.g.m., s.68’den aktaran: “Kaşğariy M., Devanu Luğotit Türk, 1c., Taşkent, 1960, s. 43.
[72] Özbay Güven, Türklerde Spor Kültürü, 2.b., Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1999,s. 95-96’dan aktaran: Abu’l Farac, Abu’l Farac Tarihi, cilt 1, Çev:Ömer Rıza Doğrul, Ankara, 1945, s. 298.
[73] Faruk Sümer, Oğuzlar, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul , 1996, s. 205.
[74] Bayat, a.g.m., s.159.
[75] Bayat, a.g.m., s.67-68-69.
[76] Saim Sakaoğlu, Ali Duymaz, İslâmiyet Öncesi Türk Destanları, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2002, s.225.
[77] Jean-Paul Roux,Türklerin ve Moğolların Eski Dini, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2001, s.89-90.
[78] Saim Sakaoğlu, Ali Duymaz, İslâmiyet Öncesi Türk Destanları, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2002, s.221.
[79] Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, I. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2003, s.7.
[80] Orhan Şaik Gökyay, Dede Korkut Hikayeleri, 5. basım, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2003, s.33
[81] Özkul Çobanoğlu, Türk Dünyası Epik Destan Geleneği, Akçağ Yayınları, Ankara, 2003, s.124.
[82] Gökyay, a.g.e., s.67-68.
[83] Gökyay, a.g.e., s.87-88.
[84] Gökyay, a.g.e., s.74.
[85] Gökyay, a.g.e., s.97.
[86] Gökyay, a.g.e., s.64.
[87] Altay Destanı Maaday-Kara, Haz: Emine Gürsoy Naskali, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1999, s.99.
[88] Altay Destanı Maaday-Kara, Haz: Emine Gürsoy Naskali, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1999, s.251.
[89] Yrd. Doç Dr. İsa Özkan, Yusuf Bey-Ahmet Bey (Bozoğlan) Destânı, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1989, s.447.
[90] İsa Özkan, a.g.e., s.448.
[91]İsa Özkan, a.g.e., s.530.
[92] Altay Destanı Maaday-Kara, Haz: Emine Gürsoy Naskali, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1999, s.160
[93] Altay Destanı Maaday-Kara, Haz: Emine Gürsoy Naskali, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1999, s.86-87.
[94] Altın Arığ Destanı, Haz: Fatma Özkan, Bilig Yayınları, Ankara, 1997, s.81.
[95] Altın Arığ Destanı, Haz: Fatma Özkan, Bilig Yayınları, Ankara, 1997, s.103
[96] Altay Destanı Maaday-Kara, Haz: Emine Gürsoy Naskali, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1999, s.91.
[97] İsa Özkan, a.g.e., s.454.
[98] Altay Destanı Maaday-Kara, Haz: Emine Gürsoy Naskali, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1999, s.56.
[99] Altay Destanı Maaday-Kara, Haz: Emine Gürsoy Naskali, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1999, s.85.
[100] Özkan, a.g.e., s.589.
[101] Özkan, a.g.e., s.645.
[102] Altın Arığ Destanı, Haz: Fatma Özkan, Bilig Yayınları, Ankara, 1997, s.271.
[103] “Ok Maddesi”, Türk Ansiklopedisi, cilt 25, Ankara,1997, s.392.
[104] Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat, Kutadgu Bilig III, İndeks, Haz. K. Eraslan, Osman F. Sertkaya, N. Yüce, İstanbul, 1979.
[105] Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat, Kutadgu Bilig I, Metin, 2.b., s.164, Ankara, 1979, s.164.
[106] Kâşgarlı Mahmûd, Divanü Lûgat-it-Türk Tercümesi, 3.c., Çev: Besim Atalay, Türk Dil Kurumu Yayınları:523, Ankara, 1999, s.359.
[107] Dastanı Ahmet Harami, Nakleden: Talat Onay, İstanbul, 1946, s.18.